Son yıllarda doğal afet ve siber tehditler gibi riskler küresel çapta sanayide çok daha sık ve yoğun bir şekilde şoklar yaratıyor. Covid-19 salgını ise bunların en şiddetlisi oldu.
YILLIK 4.6 TRİLYON DOLAR
Bu kapsamda “Risk, Dirençlilik ve Global Değer Zincirlerini Yeniden Dengelemek” adlı bir rapor hazırlayan McKinsey Global Enstitüsü, yaşanan sürecin “dirençliliği” endüstride başarının temel faktörlerinden biri kıldığını vurguladı. 23 endüstride çeşitli kriz senaryolarını inceleyerek şokların maliyetlerini ve üretimde olası değişimi ele alan çalışmaya göre endüstriler, ortalama her 3.7 yılda, bir ay süren yıkıcı etkilere maruz kalıyor. Bunlar ortalama 10 yılda şirketlerin yıllık kârlılığının yüzde 40’ına mal olabiliyor.
Uzmanlar ise bu etkilerden korunmak isteyen kurumların tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmaları gerektiğini vurguladı. Ayrıca operasyonel seçim ve tedarik ağı yapısı da yeniden ele alınmalı. Bu alanda, gelecek 5 yılda küresel ticaret akışı (ihraç edilen ürünler) yüzde 15-25 arası (yıllık 2.9-4.6 trilyon dolar) bir oranda farklı ülkelere taşınabilir.
Bu kararların alınmasında ise temelde, “üretimi başka yere taşımanın maliyeti gibi ekonomik” ve “kritik bulunan ürünlerin yerli imalatına karar verilmesi gibi politik” nedenler etkili olacak. Hükümetler de yaşanan bu değişimden güçlenerek çıkmak için üretim ağlarını ülkelerine çekecek aksiyonlar alabilir.
‘YATIRIM YAPMALIYIZ’
Raporu yorumlayan ve bu yeni dönemde Türkiye’nin fırsatlar ve risklerle karşı karşıya olduğuna değinen McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, “Türkiye’nin bu dönüşümde öncü bir rol alacak şekilde kendini hazırlamasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir yandan altyapı, işgücü ve teknoloji alanlarına yatırım yapılırken bir yandan da değişen uluslararası ticaret dinamiklerine uygun uygulamaların hayata geçmesi Türkiye’nin gücüne güç katacaktır. İnanıyoruz ki ülkemiz işbirliği içerisinde hareket ederek ve işin geleceğine yatırım yaparak, potansiyelini gerçeğe dönüştürecektir” dedi.