TrendEkonomi
Plug Life Danışmanı Pil Elektrokimyacısı Euan McTurk: “Dünyada şu anda yaklaşık 136 milyon ton lityum rezervi var. Bu miktar, 5,6 milyardan fazla uzun menzilli Tesla Model 3 bataryasının üretimine yetecek seviyede”
Elektrikli araçlar ve enerji depolama için kritik bir bileşen haline gelen lityum fiyatlarındaki dalgalanmalar ve kaynak sıkıntısı, söz konusu kaynağın sürdürülebilirliği konusunda endişelere yol açıyor.
Commodity Insights Digest’in (CID) ‘Lityum’ başlıklı raporunda, hızla büyüyen lityum piyasasının analizine, teknolojik yenilikler, pazar dinamikleri ve düzenleyici değişikliklere yer verildi.
Buna göre, lityum içeren killi topraklar, jeotermal ve petrol sahalarındaki tuzlu sular gibi geleneksel olmayan kaynakların etkin kullanılabilmesi için madencilik teknolojilerinde gelişim, düşük maliyetli işleme ve sürdürülebilir yöntemler üzerine araştırmalar gerekiyor. Artan lityum talebini karşılamak için dünya çapında birçok proje başlatılırken, büyük şirketler ve ülkeler yerel üretimi artırmak için yatırımlarını hızlandırıyor.
Bu kapsamda, ABD’de, ExxonMobil, Chevron ve Occidental gibi şirketler yerel üretimi artırmayı hedefliyor. Avustralya ve Kanada sert kaya lityum yataklarını keşfederken, Almanya ve Sırbistan jeotermal tuzlu su ve kil üzerine araştırmalar yapıyor. Çin, yeni lityum çıkarma teknikleri ve batarya geri dönüşümüne büyük yatırımlar yapıyor. Güney Amerika ise üretim verimliliğini artırmaya yönelik projeler geliştiriyor.
Öte yandan, uzmanlar, yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir madencilik uygulamalarının gerekliliğine dikkati çekiyor. Lityum, temiz enerji dönüşümünde kritik rol oynarken, geleneksel ve alternatif üretim yöntemlerinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
– ‘Dünyadaki lityum rezervlerinin tükenmesi olası değil’
Enerji depolama, elektrikli araçlar ve şarj altyapısı ile ilgili projeler yürüten Plug Life Danışmanı Pil Elektrokimyacısı Euan McTurk, AA muhabirine, lityum rezervlerinin uzun vadeli sürdürülebilirliği, yeni çıkarım teknikleri ve dünya çapında yürütülen projeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
McTurk, dünyada şu anda yaklaşık 136 milyon ton lityum rezervi bulunduğunu vurgulayarak, ‘Bu miktar, 5,6 milyardan fazla uzun menzilli Tesla Model 3 bataryasının üretimine yetecek seviyede. Ayrıca, okyanuslarda bulunan 230 milyar ton lityum, 9,6 trilyon Model 3 bataryasının üretilmesine olanak tanıyor. Bu verilere bakıldığında, dünyadaki lityumun tükenmesi mümkün görünmüyor.’ diye konuştu.
Lityum rezervleriyle ilgili en büyük riskin yatırım eksikliği olduğuna dikkati çeken McTurk, hükümetlerin ve endüstrinin birlikte çalışarak yeni lityum madencilik projeleri için geçici vergi indirimleri sağlaması ve üreticileri destekleyen ekonomik teşvikler sunması gerektiğini ifade etti.
– ‘Lityumda ticari yaygınlık için fiyatların belirli seviyeye ulaşması gerekiyor’
Son yıllarda geleneksel olmayan kaynakların lityum üretiminde öne çıktığını dile getiren McTurk, kil yatakları ve jeotermal tuzlu sular gibi alternatiflerin gelecekte üretimi destekleyebileceğini, ancak ticari yaygınlık için lityum fiyatlarının belirli bir seviyeye ulaşması gerektiğini anlattı.
McTurk, Güney Amerika’daki tuzlu su kaynaklarında uygulanan yeni lityum çıkarma teknolojilerinin bu sürecin hızlanmasını sağlayabileceğini, bazı yöntemlerin tamamen jeotermal enerjiyle çalışarak kendi kendine yetebildiğini söyledi.
Lityum madenciliği ve geri dönüşüm alanında dünya çapında çeşitli projeler yürütüldüğü bilgisini veren McTurk, Watercycle Technologies’in, tuzlu sudan lityum çıkarma, batarya geri dönüşümü, atık su ve deniz suyu arıtma süreçlerini birleştiren yenilikçi bir teknoloji geliştirdiğini ve deniz suyunun tuzluluğunu değiştirmeden lityum gibi mineralleri çıkarmayı sağladığını ifade etti.
McTurk, kıyı şeridi olan ve tatlı su rezervleri sınırlı ülkelerin, deniz suyunu tuzdan arındırmak için büyük çaplı enerji kullandığını vurdulayarak, ‘Geleneksel yöntemler, deniz yaşamına zarar veren yoğun tuzlu su atığı üretiyor. Watercycle Technologies, deniz suyundan lityum gibi mineralleri geri kazanıp satarak yeni bir gelir akışı yaratıyor ve Basra Körfezi’nin tuzluluk oranını koruyor. Bu, çevresel ve ekonomik bir çözüm sunuyor.’ değerlendirmesinde bulundu.
