Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye ilişkin, "Kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç nisanda kendi geliştirdiğimiz aşıyı da uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz." dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, son grup toplantısından bu yana gerek hükümet çalışmalarında gerekse parti faaliyetlerinde yoğun gündemleri olduğunu söyledi.
"Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz." dedi.
Hukuk ve yargıda reforma değinen konuşan Erdoğan, "Bütçe görüşmelerinin ardından reformları birer birer hayata geçireceğiz" dedi. Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın da süreceği mesajını vererek, "Dün sayın Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir" diye konuştu.
Erdoğan, YİK'ten istifa eden eski TBMM başkanı Bülent Arınç'ın açıklamalarına ise sert tepki gösterdi.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
– Koronavirüs salgınının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor.
– Kendi geliştirdiğimiz aşıyı en geç nisan ayında uygulama seviyesine getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunma düşüncesindeyiz.
– Şimdi salgının seyrinin önüne geçemezsek daha sonra çok daha can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalırız. Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Milletimden sabır ve destek istiyorum.
– Hırs ve rant üzerine kurulu ekonomik mimarinin insan ve tabiatı koruması mümkün değildir.
– Ülkemizin hak ve adalet eksenli attığı adımlar dolayısıyla eleştiriye, itibar suikastlerine maruz kalması haksızlıktır.
'Suriye'de hızlı çözümü sağlayacak her adıma desteğe hazırız'
– Dün Barış Pınarı Harekatı bölgesinde 17 terörist sızma harekatına kalkıştı, bunlar kahraman komandolarımız tarafından öldürüldü. Ben komandolarımızı milletim adına gözlerinden öpüyorum. Bu adım ilk değil, inşallah son da olmayacak. Suriye'de hızlı çözümü sağlayacak her adıma desteğe hazırız.
– Küresel sistemin adaletsizliklerini dillendirirken veya krizlere müdahale ederken asla yayılmacı bir anlayışla hareket etmiyoruz.
– Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz kendi milli güvenliğimizi sağlamaya çalışıyoruz. Suriye'de DEAŞ'la göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesi biziz.
'Bunun uluslararası deniz hukukunda yeri yok'
– Bizim soğukkanlı davranışımıza rağmen en son bir sivil gemimize, Libya'ya insani ihtiyaçları karşılayacak sivil gemimize saldırı oldu. Bunun uluslararası deniz hukukunda yeri yok. Bunun da kaptanı yine bir Yunan. Gemiye girdikten sonra oradaki sivil mürettebatı da bunlar maalesef taciz ettiler. Bütün bunlar video kayıtları ile tespit edildi.
– Suçlunun İslam veya Müslümanlar değil, uzunca bir süredir dünyaya hakim olan çarpık düzen olduğunun bir an önce anlaşılmasını diliyoruz.
'Dağlık Karabağ'da 30 yıllık adaletsizliğin son bulmasına katkı sunduk'
-Dağlık Karabağ'da 30 yıllık adaletsizliğin son bulmasına katkı sunduk. Ermeni işgali sona ermiş kalıcı çözüme yönelik umutlar ilk defa artmıştır. Düne kadar ortalıkta görülmeyen, açıkça Ermenilere destek veren Minsk Grubu Eş Başkanı ve bazı ülkelerin rahatsızlıklarının önemi yoktur.
– Dün akşam, Sayın Putin'le Karabağ sürecinde ne gibi adımlar atabileceğimizi görüştük, bölgede barışı egemen kılmanın adımını attık. Dağlık Karabağ'da 30 yıllık bir adaletsizliğin son bulmasına katkı sunduk. Türkiye, Azerbaycan ve Rusya olarak bölgede barışın güvencesi olacağız.
– Ulaşımda gerek demiryolu, gerek karayolu noktasında hem batıdan doğuya, hem kuzeyden güneye ulaşım sürecini de halletmek ve oradaki Azerbaycanlı kardeşlerimizin bir an önce topraklarına dönme imkanını da sağlamış olacağız. İlham Aliyev kardeşimle görüştük, atılan adımları değerlendirdik. Kelbecer dün tamamen boşalmış oldu. Kelbecer'e de geçme imkanını Azerbaycanlı kardeşlerimiz bulmuş olacak. 30 yıllık gecikme ile de olsa bu meselede hak yerini bulmuş, Karabağ'da Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Herkes tavrını sahadaki yeni gerçekliğe göre belirlemeli.
– Karabağ'da Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Herkes adımlarına buna göre atmalı, sürece destek olmalı.
'Ekonomide ihtiyaçlara uygun adımlar gerektikçe atılmaya devam edecek'
– Salgının yol açtığı ekonomik sıkıntıları çözmek için ihtiyaç duyulan her tedbiri alıyoruz. Yurt dışında ve yurt içindeki tüm vatandaşlarımızı, bu imkanı değerlendirmeye, ellerindeki parayı, dövizi, altını ve diğer sermaye araçlarını Varlık Barışı yoluyla sisteme dahil etmeye çağırıyorum.
-Bütçe görüşmelerinin ardından reformları birer birer hayata geçireceğiz. Hukuk reformunu da hızlandırıyoruz. Reform paketleri bütçe görüşmelerinin ardından Meclis'e gelecek.
– İnsan hakları eylem planına, ekonominin temeli olan güven iklimini artıracak şekilde genişleterek son halini vereceğiz. Ekonomide ihtiyaçlara uygun adımlar gerektikçe atılmaya devam edecek. Takip ettiğimiz her konu gibi bu reform ve değişim çalışmalarının da merkezinde milletimiz var. Milletimiz neyi bekliyorsa, ülkemizin hedeflerine ulaşmak için ne gerekiyorsa AK Parti onu yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir.
'Bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değil'
– Hala parlamenter sistemi savunanlar var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Soruyorum, acaba üçlü, dörtlü koalisyonlarla ülkemizin ne hale geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun bir şekilde yol alıyoruz. Cumhur İttifakı ile MHP ile birlikte bu reformu gerçekleştirdik. Dün sayın Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. İttifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaştırmaktır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin en geniş tabanlı 'siyasi dayanışma' örneğidir. Sayın Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi Cumhur İttifakı asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir.
– Birilerinin çıkıp sanki Türkiye’de hiçbir şey yapılmamış, her şey eski haliyle duruyor da sadece kendileri gerçekleri söyleyebiliyor gibi bir edasıyla konuşmalarını kabul edemeyiz.
– Diyorlar ki, Kürt sorunu, ne Kürt sorunu ya? Bu ülkede Kürt sorunu yoktur varsa da sorumlusu benim bunu çözeceğiz dedik. Hamdolsun bunu da çözdük. Güneydoğu'ya, Doğu'ya sesleniyorum. Çukurlarla oraları döşeyenler kimlerdi? Camilerimizi yıkanlar onlar değil miydi? Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum. Bunlar oralarda devletten aldıkları imkanları dağa gönderenlerdi. Dağa gönderdikleri için de çukurlar açtılar. Biz de kayyumlarla beraber tüm bölgeyi enerjisi, sağlığı, eğitimi, adaleti ile hala devam ediyoruz, buralardaki düzenlemeleri yaptık.
– 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda söyledim, bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa bunun sorumlusu benim ve bunu da biz çözeceğiz dedim; Allah hamdolsun bunları çözdük.
– Asırlık ihmalleri biz ortadan kaldırdık. En batıdan en doğuya biz hükûmet olarak girilmedik yer bıraktık mı? Eğitimde, sağlıkta, tarımda attık. Şırnak’a, Muş’a üniversiteye biz götürmedik mi, ondan sonra diyorlar ki, ‘Kürt sorunu’, ne Kürt sorunu ya. 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda, ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa da bunun sorumlusu benim ve biz çözeceğiz’ dedim. Bunları biz çözdük. Buradan tüm Doğu’ya, Güneydoğu’ya sesleniyorum.
– Oraları çukur hale getiren, çukurlarla döşeyen kimlerdi? Camiileri yıkanlar onlar değil miydi? Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum: Devletten aldıkları imkanları dağa gönderenlerdi, çukurlar açtılar. Kayyumlarla beraber tepeden tırnağa düzenlemeleri yaptık. 15 yıl önce o bölgeye gidenler orayı tanımıyorlar. Bambaşka bir Diyarbakır, Siirt, Şırnak var…
– Biz barış geldik. Teröre bulaşmamış olması şartıyla kimseyi dışlamadık. Terörden meşru siyasete geçiş yolunu açmak için her yolu denedik, her fedakârlığı yaptık.
– Darbelere meydan okurken de asla demokrasi ve hukuk yolundan ayrılmadık. Birilerinin çıkıp da Türkiye’yi bambaşka bir fotoğrafın içinde göstermesinin arkasında art niyet ararız.
'Teröristlerden birinin yazdığı kitabın herkes tarafından okunmasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir'
– Neymiş filancalar neden hala hapisteymiş. Herhalde bunları ödüllendirecek halimiz yok. Hani yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, peki yıllarca bu mücadeleyi verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli?
– Daha da ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabın herkes tarafından okunmasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkesin okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.
– Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütünün olduğu hakikatine göz yumamayız.
'Yargıya sesleniyorum'
– Yargı mensuplarına sesleniyorum. Değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa, benim dışımdakileri de alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz, gereken adımları niye atmıyorsunuz. Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim nasıl yoksa CHP'nin de yok. Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz. Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.
Kılıçdaroğlu'na: Haddini bil
– Hakareti siyaset sanan tek parti faşizmi artıkları ve onların peşinden gitmeyi kendilerine yedirenler var.
– CHP'nin başındaki zat, 'Hâlâ bu iktidarın peşinden giden öğretmen varsa ben ona öğretmem demem' diyerek faşizmin en sefil örneklerinden birini, hem de öğretmenler gününde tekrar sergilemiştir. Yahu haddini bil.
– Bir taraftan biz başöğretmenin kurduğu partiyiz diyeceksin, öbür taraftan kalkıp öğretmenlerimize saygısızlık yapacaksın. Bay Kemal şunu bil; biz 'Bana bir harf öğretenin kölesiyim' diyen medeniyetin mensuplarıyız.
– Sen öğretmenlerimize saygısızlık yapsan da öğretmenler bizim başımızın tacıdır.
– Yargıcından askerine, polisinden esnafına, işçisinden din görevlisine kadar kendisinden olmayan herkese hakaret etmeyi siyaset etmek sanan bu sefil zihniyet ülkemizin utanç kaynağı haline gelmiştir.