Altaylı, "Haftalardır neredeyse yalvarıyorum, 'Aman biraz dikkat. Sosyal mesafeye dikkat. Lokantalarda, kafelerde burun buruna oturmayın. Bakın şu anda akmasa da damlıyor, yarın o da kesilir. Ne olur yapmayın' diye. Ben söylüyorum, ben dinliyorum.En kenar mahalleden, en varoştan, en sosyetik muhite kadar her yer aynı.Eğitimlisi, eğitimsizi, kültürlüsü, kültürsüzü, zengini, fakiri hiç ayrım yapmaksızın büyük bölümü umursamaz bir tavır içindeydi. Geçen Temmuz’dan yani yasakların kalkmasından bu yana. D Maris Otelin plajında da aynı manzara vardı, Boğaz kenarında donla kaldırıma yatıp güneşlenenlerde de." düşüncesini dile getirdi.
Altaylı, "Devlet de 29 Temmuz’dan bu yana sayıları saklayıp, 'Biz şahaneyiz. Hastamız çok az' yalanına sarılınca vatandaşın işine geldi, hepten saldılar.Esnek mesai de gevşek palavraya dönüşüp, özellikle toplu taşıma araçları virüs yayma aracına dönüşünce Koronavirüs'ün arayıp da bulamadığı ortam oluştu. Sayı artık 40 binler, 50 binlerle ifade ediliyor.Haliyle ne olacak? Yasaklar gelecek.Ben son yazımda 'İki hafta her yeri kapatın' dedim. O kadarını şimdilik göze alamadılar ama ben size söylemiş olayım bu hafta restoranlar, kafeler kapanır. Bu da para etmezse, ki etmeyecek emin olun, her yer kapanmaya gider." ifadesini kullandı.
Altaylı yazısında şunları kaydetti:
"Etmeyecek diyorum çünkü virüsün iki numaralı yayılma yeri lokantalar ve kafeler ise bir numaralı yayılma yeri, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın da söylediği gibi toplu taşıma. Bir sonraki aşamada toptan kapanma olacak.Ülkeyi yönetenlere şunu söylemek isterim.
Virüsle mücadele 'hamilelik' gibidir Yani azı olmaz. Ya hamilesindir ya değilsindir.Virüsle mücadele de aynen öyle.Ya mücadele edersin ya etmezsin. Biraz mücadele olmazUcundan acık mücadele, hiç mücadele etmemekle eşdeğerdir. Sadece acıyı uzatır."