Yeni haftada piyasaların takip edeceği en önemli veri Merkez Bankası’nın faiz kararı olacak. 2019 yılının Temmuz ayında Murat Çetinkaya’nın yerine göreve getirilen Murat Uysal, arka arkaya yapılan dokuz toplantıda politika faizinde indirime gitmiş ve yüzde 24 olan faiz seviyesini yüzde 8.25’e kadar düşürmüştü.
Daha sonra 2020 yılının Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında politika faizinde değişiklik yapmayan Merkez Bankası, geçen ay ise politika faizini yüzde 8.25 seviyesinden 200 baz puan artışla yüzde 10.25 seviyesine yükseltti ve 2 yıl aradan sonra ana enstrümanı olan politika faizini artırma kararı aldı.
JEOPOLİTİK ENDİŞELER BELİRLEYİCİ
TL, önceki hafta gelişmekte olan ülke para birimlerinden kuvvetli şeklide negatif ayrışırken bu ayrışmada jeopolitik endişeler ana belirleyici olmuştu.
Jeopolitik gelişmeler arasında AB ile tansiyonun yeniden artması endişesi, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ve S-400 hava savunma sistemleri konusunda devam eden süreç yer alıyor. Bu endişeler hala devam ediyor.
FONLAMA MALİYETİ YÜZDE 12,18'E YÜKSELDİ
TCMB’nin devam eden sıkılaştırma adımları ise piyasalardaki en önemli destek unsuru olmaya devam ediyor. Bankanın piyasaya uyguladığı fonlamanın son maliyetini gösteren ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 12.18’e yükseldi.
Fonlama maliyeti temmuz ortasında yüzde 7.4’ün altına kadar inmişti. Bu da 500 baz puana yakın sıkılaştırma uygulandığı anlamına geliyor. Fonlama maliyeti bu hafta ilk kez mevcut enflasyonun üzerine çıktı.
TCMB’nin politika faizi %10.25, faiz koridorunun üst bandı %11.75, geç likidite penceresi faiz oranı ise %13.25 seviyesinde bulunuyor. Enflasyon ise Eylül’de %11.75 seviyesinde.
Verilere göre, TCMB sıkılaştırmasını artık faiz koridorunun üst bandı (%11.75) ile GLP (%13.25) arasında şekillendiriyor. Sıkılaştırma gittikçe %13.25’e doğru yaklaşıyor.
FAİZ ARTIŞI BEKLENİYOR
Sıkılaştırmanın gittikçe kuvvetlendirilmesi TL'deki daha fazla değer kaybının önüne geçen en önemli unsurlardan; ancak likidite sıkılaştırmaları ve bunun swap kanalıyla daha da genele yayılması piyasada iki farklı beklentiyi de beraberinde getirdi.
Bazı bankacılar swap faizinin politika faizi değil de üst bant faizi olarak belirlenmesinin bir sonraki PPK'da faiz artışı anlamına gelebileceğini düşünüyorlar. Bazı bankacılar ise bunun aksine kararların doğrudan faiz artışı yapmamak için alındığı kanaatindeler. Ancak TL'deki değer kaybı belirginleştikçe beklentiler ağırlıklı olarak faiz artışına dönmüş durumda. Goldman Sachs 300 baz puanı perşembe günü olmak üzere yıl sonuna kadar 675 baz puan daha faiz artışı bekliyor. Kuruluş bu hafta %14 seviyesindeki yılsonu politika faizi beklentisini %17'ye çekti.
MEVDUAT SAHİPLERİNİN TERCİHLERİNE YANSIMADI
Piyasa faizlerindeki yükseliş ise henüz mevduat sahiplerinin döviz veya TL tutma tercihlerine yansımış durumda değil. Geçen perşembe günü yayımlanan verilere göre yurt içi yerleşiklerin döviz ve altın mevduatı yaklaşık 500 milyon dolar artış kaydetti.
Yurt dışı yatırımcıların Hazine tahvili portföyünde TCMB faiz kararının ardından görülen 479 milyon dolar artış ise tersine döndü. Verilere göre yurtdışı yerleşiklerin portföyü geçen hafta 350 milyon dolar azaldı.