Döviz kurları, faiz ve yabancıların TL yatırımlarında son iki buçuk aylık dönemde tablo tersine döndü ancak yerlilerin mevduatlarını dövizde tutma eğiliminde henüz bir değişiklik yok.
Kasımın ilk haftasında 8,57 ile rekor kıran dolar/TL, bugünlerde 7,40 seviyelerinde yer almasına rağmen yerlilerin döviz ve altın alımları devam ediyor.
Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp ile Merkez Bankası (TCMB) Eski Başkan Yardımcısı ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay, dolarizasyonun ekonomi için zararlarını ve vatandaşların neden henüz TL'ye geçmeyi tercih etmediğini anlattı.
YANILTICI SİNYAL GELDİ
8-15 Ocak haftasında yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatının 514 milyon dolar azalarak tarihi zirve olan 235 milyar 857 milyon dolardan 235 milyar 343 milyon dolara gerilemesi, ilk bakışta “ters dolarizasyon” sinyali olarak algılansa da, verilere ayrıntılı bakıldığında bu düşüşün büyük oranda altın fiyatındaki düşüşten kaynaklandığı görüldü.
Euro/dolar paritesindeki ve altının fiyatındaki değişimlerden arındırılıp sabit parite ve fiyatla bakıldığında söz konusu dönemde aslında yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatı 1,7 milyar dolar artış kaydetmişti.
YABANCI BOZDURDU YERLİ ALDI
6 Kasım 2020 ile 15 Ocak 2021 arasındaki dönemde yabancılar Türkiye'de, net olarak 1,9 milyar dolarlık hisse senedi, 3,1 milyar dolarlık da tahvil (devlet iç borçlanma senedi) satın aldı.
Buna swap kanalından TL varlıklara yaklaşık 12 milyar dolar aşan giriş de eklendiğinde, toplamda 17 milyar dolarlık hareket TL'nin dolar karşısında değer kazanmasını da beraberinde getirdi.
Bu harekette en büyük etken, politika faizinin bu dönemde 675 baz puan artışla yüzde 10,25'ten yüzde 17'ye çekilmesi oldu.
Yerlilerin yabancı para mevduatları ise bu dönemde azalmak bir yana 11,1 milyar dolar arttı.
Bankalardaki toplam mevduat için yabancı para payı, yüzde 53,7 seviyesinde bulunuyor.
MEVDUAT FAİZİ ARTTI AMA TL'YE DÖNÜŞ BAŞLAMADI
Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, bankaların ortalama TL mevduat faizi 6 Kasım haftasında yüzde 11,87 iken bu oran 15 Ocak haftasında yüzde 16,12'ye yükseldi.
Aralıktaki tüketici enflasyonunun yıllık yüzde 14,6 olduğu hesaba katıldığında, TL mevduat faizi enflasyonun 1,5 puan üzerinde.
Ancak TL mevduat faizlerinde artış henüz vatandaşın döviz ve altından TL'ye geçişini beraberinde getirmedi.
MERKEZ BANKASI NE DİYOR?
TCMB'nin 16 Aralık'ta yayımladığı ‘2021 yılı para ve kur politikası' metninde, dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi için ön şart olarak “düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesis edilmesi halinde” ifadesi kullanılmıştı. Enflasyonda düşüş eğilimi ise henüz başlamış değil. Söz konusu metinde TCMB, rezervleri artırmak üzere döviz alım ihalelerine başlamak için baktığı önemli göstergeler arasında “yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesine” de yer vermişti. Metinde ayrıca, “Enflasyon kaynaklı finansal oynaklık ve belirsizliğin, hanehalklarını, enflasyondan korunma saikiyle dolarizasyona teşvik ettiği” vurgulanmıştı.
‘ENFLASYONU PROBLEMİ HALLOLMADAN OLMAZ’
Geçmişte ABD Merkez Bankası’nda (FED) ekonomist olarak görev yapmış olan Demiralp, “Yurt içi yerleşiklerin hâlâ döviz varlıklarına rağbet etmesi, TL mevduatın uzun vadede dövize göre daha kazançlı olacağına olan inancın yerleşmemiş olduğunu gösteriyor” dedi.
“Burada para politikasının kararlılığına dair endişeler devreye giriyor” diyen Demiralp, şöyle devam etti:
“Çünkü geçmiş tecrübeler, kurda bir sakinlik sağlandıktan hemen sonra, enflasyonist baskılar kalıcı bir şekilde düşmeden, zamanından önce ya da ‘premature' diyebileceğimiz faiz indirimlerini gösteriyor. Bu şartlarda maalesef enflasyon hedefi tutturmakta zorlanıyoruz. Enflasyon problemi hallolmadığı surece vatandaşlar, paralarını uzun vadeli olarak TL varlıklarda tutmanın riskli olacağını düşünüyor.”
S&P'NİN NOT KARARINDA DOLARİZASYON VURGUSU
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poor's'un Türkiye için 22 Ocak'ta açıkladığı kredi notu kararına ilişkin metinde de Türkiye'de henüz ters dolarizasyonun başlamadığına dikkat çekildi. Türkiye'de yurt içi yerleşiklerin dövizden TL'ye geçişinin TCMB'nin eriyen rezervlerinin tekrar artması açısından önemli olduğuna dikkat çeken S&P, not artışı ve not düşüşü senaryolarında dolarizasyon eğilimlerine de bir faktör olarak yer verdi.
ZARARLARI ÇOK
Demiralp, bir ekonomide yerli para birimi yerine yabancı para biriminin tercih edilmesinin neden olduğu zararları da şöyle sıraladı:
“*Dolarizasyon öncelikle kurun istikrar kazanmasını engelliyor.
*Bu da bir taraftan enflasyonist baskıları artırırken diğer taraftan özel sektör dış borcunu TL bazında yükselterek finansal istikrarı tehdit ediyor.
* Risk primimiz artıyor.
* Banka mevduatlarının dövize geçmesi, para politikasının etkinliğini büyük ölçüde sınırlandırıyor.”
‘SADECE FAİZ ARTIRARAK ÇÖZÜLEMEZ'
Prof. Dr. Özatay, “Dolarizasyonda geri dönüş öyle kolay değildir. Dünyada örnekleri var. Düzgün işler de yapsanoz çok geç kurtuluyorsunuz” uyarısında bulundu.
“Biz sadece faiz artırdık, bu geçici bir şey. Sadece faiz artırarak sorunları çözemezsiniz” diyen Özatay, “Risk primi çok yüksek. Bunu düşürecek topyekun bir programa ihtiyaç var” dedi.
2001 krizi sonrasında uygulanan programla ters dolarizasyon yaşandığını hatırlatan Özatay, “İnsanlar döviz kurunun ikide bir sıçramayacağını inanmaları gerekir” ifadelerini kullandı.
Dolarizasyonun zararlarına da değinen Özatay, şu noktalara dikkat çekti:
“* Başkasının parasını tutma ihtiyacı, o ülkede işlerin yolunda olmadığını, ekonomide hastalık olduğunu gösterir.
* Dolarizasyon geçmişten gelen bir soruna ama son yıllarda katmerleşti.
* Para politikasını zorlaştırıyor.
* Döviz kuru şokuna karşı çok açık hale geliyorsunuz. Örneğin, Trump bir tweet atıyor, ekonominiz şok yaşıyor.
* Borcu olanların yükümlülükleri çok artıyor.”